
AĞLAYAN ADAM
Kurak ülkelerin birinde sürekli ağlayan bir adam varmış.Bu adam gün boyu hiç konuşmaz ,sürekli ağlarmış.Sürekli ağladığı için de etrafında küçük gölcükler oluştururmuş.Bu gölcükler zamanla birleşip daha da büyük göller haline gelmiş.Zaman böyle geçip giderken ülkenin en büyük gölü ‘’ağlayan adam gölü’’ oluşmuş.Kuraklıktan da eser kalmamış. Bu gölde çeşitli balıklar ve türlü canlılar yaşamaya başlamış.
Ülkenin insanları gölün daha da büyümesi için ağlayan adama yardımcı olmuşlar ve onlar da ağlamaya başlamış.Günler ilerledikçe göl daha da büyüyor ,yerleşim yerlerine kadar taşıyormuş.Bu durum bazılarının hoşuna gitmemeye başlamış.Ağlamalarını durdurmaları için insanlara neşeli oyunlar oynamışlar.Gel zaman git zaman ağlamayı kesen insanlar artmış ve göl küçülmeye başlamış.En başa dönmüşler,ağlayan sadece ağlamasını bir türlü durduramayan adammış.Onun da ağlaması eskisi gibi çok değilmiş.Ülkede yeniden kuraklık başlamış.Bu kuraklık eskisinden de betermiş.
Ağzından tek bir kelime duyulmamış Ağlayan adam, son gözyaşlarını dökerken ‘’toprağın ölümü suyun doğmasıdır,suyun ölümü havanın doğmasıdır,havanın ölümü ateşin doğmasıdır ya da bunların tam tersi’’ diyerek son nefesini vermiş…